4 Şubat 2015 Çarşamba

ÇEYREK ASIR SONRA BULUŞAN "PASHA" TAYFASI...


1991'in Eylül günü... Yaz artık yerini soğuk havalara bırakıp gidecek diye hüzünlenip ağlayan bir gökyüzü. Ben, içine dört kişinin zar zor sığdığı kendim gibi ufacık arabamın içinde, ön camıma düşen yağmur tanelerini bir o yana bir bu yana savuran sileceklerin el verdiği ölçüde tam önünde durduğum ve ağaçlar arasında göğe doğru yükselen uzun binaya dikkatle bakıyorum. Biraz ürkek, kalbimin atışını boğazımda hissedecek kadar da heyecanlıyım. Derin bir nefesle kapımı açıyor hiçbir şey düşünmeden hızla giriyorum gözüme koskoca gözüken o heybetli binadan içeri. 19 yaşında bir genç kızın kendini temsil edebileceği ne var ne yok herşeyi bir dosyada toplamış Edip İlkbahar'ın karşısına çıkıyorum. Ve başlıyorum noktasız virgülsüz anlatmaya bu dünyadaki on dokuz senelik maceramı.  Bir saat sonra kendimi bulduğum yer ise Alarko Hillside. İşte böyle başlıyor benim Alarko maceram. Tam dört sene boyunca ikinci evim oluyor benim Hillside. Ve tabii ki Pasha. Pasha'yı bilip de unutmak mümkün değildir o yüzden bilmeyenlere tek cümle ile tarif etmek isterim. Pasha, Alarko bünyesinde 1990 yılında Kuruçeşme sahilinde açılmış, yazları işletilen rüya gibi gece kulübüydü. Benzeri Pasha'dan önce var olmadığı gibi devamında onun takipçileri de ne yapıp ne ettilerse de hiçbir zaman Pasha'nın büyüsünü yakalayamadılar.

"PASHA TAYFASI"

İş arkadaşımdı, sonra en yakın dostlarımdan oldu. Sevgili Özlem Özberk 

Yaklaşık üç ay kadar önce facebook posta kutuma "Pasha Tayfası" başlıklı bir bildiri geldi. Ekip arkadaşlarımızdan Timur biraraya gelmeyi öneriyordu. Harika bir fikirdi ama nasıl olacaktı? Sonuçta tarihçesi çeyrek asıra dayanan bu grubun bireyleri en aşağı yirmi senedir birbirlerini görmüyorlardı. Timur'un çabaları ve yine o dönemden Pürlen arkadaşımızın ev sahibeliğiyle bizler hemen hemen yirmi beş senelik bir süreçten sonra ilk defa bu akşam biraraya geldik. Bazı durumlar anlatılmaz yaşanır ya. İşte bu gece de öyleydi. Ekibin hepsi olmasa da çoğunluğu gelmişti. Aradan geçen onca yıl saçlara düşen beyazlar, alınan birkaç kilo veya göz kenarlarındaki çizgilere hükmetmişti sadece. Ruhlarımız aynıydı. Hani derler ya bıraktığımız yerden aldık yürüdük. İşte aynen öyle oldu. Eskileri andık. Andıkça güldük. Güldükçe ortaklaşa ne kadar da çok anımız olduğunu farkettik. Çoluk çocuk resimlerimizi paylaştık. Malesef gittikçe yabancılaşan bir büyük şehir yaşayanı haline gelen bizler bu gece birbirimize yakınlaştık, yüreklerimiz ısındı. Gecenin sonunda herkes birbirine sımsıkı sarılıp veda ederken hepimizin emin olduğu iki şey vardı. Çeyrek asır önce bizi böyle güçlü bir ekip yapan Alarko ruhu başka birşeydi ve bizler bir sonraki buluşma için yirmi yıl beklemeyecektik. 

Şehnaz Tuna

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder