18 Ocak 2015 Pazar

MARTI KAHKAHALARI VE BENİM GÜZEL MANOLYAM

Anadolu yakasında işim olduğu çoğu zaman bunu fırsat bilip bir gün öncesinden karşıya geçip annemde kalırım. İnsan kaç yaşında olursa olsun anne evinde anında çocuk kimliğine bürünüyor. Kapıdan içeri girdiğim anda hasta olmasına rağmen tipik bir eski toprak misali olan annemin benim için yaptığı üç çeşit zeytinyağlı, müptelası olduğum mücver, rende turplu ve havuçlu (lezzeti sadece ona özel) salatası ve  o çok sevdiğim irmik tatlısıyla donatılmış yemek masası beni bekliyordu. Yemek sonrası sırasıyla içilen kahve ve çayın arasında bir de yeni yapılmış hafif ılık sütlacı yemeyeceğim" dememe rağmen dayanamayıp yediğimi burada biraz da utanarak itiraf ediyorum. İrmik tatlısının üstüne sütlaç da yenmez biliyorum ama anne evinde olmak bir istisna. Ve istisnalar kaideyi bozmaz. Biraz televizyon ve biraz da sohbetten sonra elimde kitabımla (Orhan Pamuk - Kafamda Bir Tuhaflık) odama çekildiğimde kitapta sıkça konu edilen çocukluğumdan kalma sembollerin (bozacı, yoğurtçu, siyah beyaz televizyon vb) etkisinden olsa gerek içimdeki nostalji hissi tavana vurarak uykuya dalmışım. Sabaha karşı martı sesleriyle uyandığımda o uyku ile uyanıklık arası durum esnasında bir an gerçekten zaman kavramıyla alakalı kafam karıştı. Ben şu an eski evinde çocukluk odasında yatan ufak Şehnaz mıydım, yoksa yolun yarısını yedi sene önce geçmiş kendi çoluk çocuğunu büyüten anne Şehnaz mıydım? Perdeyi biraz aralayıp yeni ağaran güne bakarken bu hisse kapılmamın sebebinin Caddebostan sahili sakini martılar olduğunu düşündüm. Küçüklük odamda da martı seslerini  hep duyardım. Sonra biraz daha dikkatli dinlemeye başladım. Martılar her zaman söylenenin aksine çığlık değil de kahkaha atıyorlardı sanki. Bu kahkahaların eşliğinde uykunun o en şeker haliyle birkaç saat daha uyumuşum. 

Sabah kahvaltımızı sahilde etmeye karar verdik. Yolda giderken çocukluğumun Sanat Güneşi rahmetli Zeki Müren'in 1955 yılında bestelediği Manolya şarkısının ilham kaynağı olan manolya ağacını korumaya aldıklarını gördüm. Görünürde diğer ağaçlardan hiçbir farkı olmayan bu tarihi ağacı fotoğraflarken, ilham kaynağı olduğu unutulmaz şarkıyı zihnimde 'Koklamaya kıyamam benim güzel manolyam' diyerek  söylemeye başlamıştım bile. Eskiyi seviyorum, eskileri hatırlayıp kıymet bilmeyi önemsiyorum. Ben bir yandan bu satırları yazarken bir yandan da bize katılmak üzere yola çıkan kızımı bekliyorum. Birazdan anneanne, anne ve torundan oluşan üç jenerasyon bir arada olacağız. Ocak güneşinin hafif ısırarak kendini gösterdiği bu huzurlu Pazar gününü burada ölümsüzleştiriyor, martı kahkahaları ile uyandığım günümü, Zeki Müren'in Manolya'sı ile bitireceğimi bilerek gülümsüyorum.

Bu nostaljik şarkıyı hatırlamak isterseniz aşağıdaki linke tıklayınız: 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder