6 Ocak 2015 Salı

KAHVEM, ......., VE BEN! BİRAZ KAR, BİRAZ KAHVE, BİRAZ NEW YORK...


Kahvem, Bilgisayarım ve Ben
Boşluğu herkesin kendi hayal dünyasına göre doldurması için bıraktım. Kiminiz bu boşluğa kedim ya da köpeğim yazacak, kiminizin kahve deyince aklına ilk gelen sevgilisi olacak, kiminiz kelimeyi gördüğünüz andan itibaren "Kahve mi? Sigaramsız asla!" diyeceksiniz. Bana bu aralar kahvemin yanında en çok bilgisayarım eşlik ediyor. Kimi zaman öyküler yazarak bambaşka dünyalara gidiyorum, kimi zamansa bloğumda anılarımı ölümsüzleştirmek için basıyorum klavyemin tuşlarına.

Karda New York
Bugün, kahvenin bir çoğumuza çok anlamlı geldiği günlerden biri oldu hiç kuşkusuz. Günlerdir biraz da heyecanla beklediğimiz kar, şehrimizi bembeyaz bir yorgan gibi örtmek için bu sabahtan itibaren hazırlıklarına başladı. Kar, gençler için okul günü öğlene kadar uyuyacakları bir fırsat, çalışanlara piyangodan çıkmış bir tatil, ev hanımları içinse tüm ailenin bir arada olacağı huzurlu bir gün demek. Son birkaç senedir benim için kar demek New York demek. Yaşayanlar bilir, New York'ta bir başka yağar kar. O "hiç uyumayan" şehir romantik bir huzura gömülür kar yağınca. Bir başka keyiftir karın yumuşak soğuğunda Central Park'ta yürümek. Film karesinde gibi hissedersiniz kendinizi Bryant Park'ta buz pateni yapanları seyrederken. Ve tüm bunlara eşlik eden kahve kokusu... Günün her saati her köşeden alabileceğiniz "kavrulmuş" kahve kokusu. Penn Station'daki Mc Donalds'dan sabahın köründe treni kaçırmamak için koşarken alelacele aldığım kahvenin tadı ayrı, Jean-Georges'da kış güneşinin vurduğu uzun bir öğle yemeğinden sonra içtiğim kahvenin tadı ayrı yer etmiştir damağımda ve zihnimde.

Kahvede Üçüncü Dalga Akımı
Sadece New York değil, Avrupa ülkelerine gittiğimde de asırlara dayalı bir kahve geçmişi olan ülkemizde kahvenin neden biraz daha ön planda olmadığı konusu zihnimi hep kurcalamıştır. Bizde kahve dükkanları konsepti Starbucks'la başladı Hemen arkasından gelen Kahve DünyasıCafe Nero, Robert's Coffee ve Caribou gibi markalara da artık hemen hemen her alışveriş merkezi ve ana caddede rastlamak mümkün olmaya başladı ki bu markalarla başlayan kahve tüketimi "kahvede ikinci dalga akımı" olarak sınıflandırıldı. Kahve tüketiminde ilk dalga sadece kahveyi tüketmek odaklıydı. İkinci dalgada asıl vurgulanan kahveden keyif almak oldu. Espresso bazlı içecekler bu dalganın başını çekti. Ama gerçek kahveseverleri bir müddet sonra -tabiri caizse- bu da kesmemeye başladı. İşte bu noktada tüm dünyada gittikçe yayılmaya başlayan "kahvede üçüncü dalga akımı" ülkemizi de etkisi altına almaya başladı. Bu dalgada kahveye tıpkı şarap gibi yaklaşılmakta. Kahvenin çekirdekten bardağa olan sürecinin adım adım takibinden tutun da, binlerce farklı çekirdeğin tadımı ve "soğuk damıtım" (cold brew) dediğimiz alternatif damıtım ve pişirme şekilleri ön plana çıkmaya başladı. Bu konuda internette  oldukça aydınlatıcı bilgiler var. 


Ben bugün Nişantaşı'ndaki Coffeway'in sımsıcak "espresso"sunu karlar altında yudumlarken kahve konusunda New York'tan artık çok da uzakta olmadığımızın farkına vardım. 

Bu güzel kar tatilinde buharı üstünde sımsıcak kahveniz ve sevdiklerinizle olmanızı dilerim.

Şehnaz Tuna

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder